italyanca yazıldığı gibi mi okunur

Türkçe gerçekten yazıldığı gibi okunan, okunduğu gibi yazılan bir dil mi? Yerel ağızlardan değil, Almanların Hannover Almancası, Fransızların Grenoble Fransızcası, İngilizlerin Cambridge İngilizcesi gibi bizde de İstanbul Türkçesi denen, radyolarda, televizyonlarda, konferanslarda, okullardaki derslerde kullanılan Türkçe'den söz ediyorum İtalyanca hemen hemen yazıldığı gibi okunabilen bir dildir. Ancak bazı harfler değişik biçimlerde okunur. Bu dersimizde değişik biçimlerde okunan harflerden bahsedeceğiz. Kolaydan zora doğru açıklayacağız. 1) z ve zz İtalyancada “z” ve “zz” harfi bulunan kelimelerde “ts” sesi verilir. İtalyanca( italiano ya da lingua italiana ), çoğunluğu İtalya ve İsviçre 'nin güneyindeki Ticino kantonunda yaşayan 61 milyon kişi tarafından konuşulan Hint-Avrupa dil ailesine mensup bir Romen dilidir. İtalyan asıllı göçmenlerce Amerika Birleşik Devletleri 'nde, Arjantin 'de, Brezilya 'da, Kanada 'da ve Avustralya 'da da Türkçeyi eskiden yazıldığı gibi okunur, diyorlardı ama pek öyle değil gibi. Mesela konuşurken değil demeyiz. Yapacağım, edeceğim de denmiyor. Yapıcam, edicem. İşin içine şiveler de girince iyice karışıyor zaten. :) Sil Yinede eser, gerektiği gibi bütüncül bir kavrayışla, hakkını vererek okuyanlar üzerinde dönüştürücü ve yetkinleştirici etkiler bırakması gibi pek çok meziyetleri dolayısıyla -söylendiğine göre-yazıldığı zamandan beri İslam toplumlarında Kur'ân-ı Kerîm'den sonra en çok okunan kitap olmuştur. nama klub voli yang bagus dan artinya. İtalyanca yazıldığı gibi okunan ve okunduğu gibi yazılan bir dildir. Bu hal belli kurallara bağlıdır. İtalyancada genellikle kelimele... İtalyanca, Fransızca ile bazı benzerlikler gösterse de esasında değişik yapılara sahip olan bir dildir. İtalyancanın belli başlı kurallarından birisi de kelimelerdeki dişilik ve erkeklik özellikleridir. Bu neden ile artikel ismiyle anılan bu yapıları öğrenmek gerekir İtalyanca yazıldığı gibi okunan ve okunduğu gibi yazılan bir dildir. Bu hal belli kurallara bağlıdır. İtalyancada genellikle kelimelerdeki vurgu son hecededir. İtalyanca melodik bir dil olarak kabul edilmektedir. Bu yüzden İtalyanca çok fazla ezbere dayanmamaktadır. İtalyancada dilin melodisine alışıldıktan sonra rahat bir biçimde konuşmaya başlanabilmektedir. Diğer dillerle kıyaslandığı zaman dışarıdan da anlaşılacağı gibi en melodik özelliklere sahip dil İtalyancadır. İtalyancada tonlamalar ve vurgulamalar çok önemlidir. İtalyancada bir tonlama yahut vurguyla cümlenin anlamı toptan değişebilmektedir. İtalyancada soru ekleri bulunmamaktadır. İtalyancada soru sorulacağı zaman bu anlam vurgu ile sağlanmaktadır. Türkçedeki "mi, mu" gibi ekler İtalyancada sözü edilen değildir. İtalyanca Latin dil ailesine bağlıdır. Bu sebep ile İtalyanca; Fransızca, Portekizce ve İspanyolca ile benzerlik göstermektedir. İtalyancanın dil ve gramer yapıları da bu dillerle benzerdir. Buna bağlı olarak İtalyanca bilen bir kişi Fransızca, Portekizce ve İspanyolcayı yüzde 40 oranında anlayabilmektedir. İtalyanlar konuşurlarken ellerini ve kollarını çok fazla kullanmaktadırlar. Buna istinaden İtalyanca konuşur iken jest ve mimik kullanmaya dikkat edilmesi gerekir. Ek olarak hiç İtalyanca bilinmese bile belli oranda el ve kol hareketleriyle iletişim kurulabilmektedir. İtalyancanın en zor bölümünü başlangıçtaki bu artikel yapıları oluşturur. Bu bilgileri öğrendikten sonra İtalyancada çok hızlı biçimde ilerleme kaydedilebilmektedir. Bilhassa İtalyanca kursuna giden kişiler kısa bir zaman içinde orta düzeyde İtalyanca öğrenebilmektedir. İtalyancayı başlangıç seviyesinde ve orta seviyede rahat bir biçimde konuşabilmek için minimum 100 saatlik bir ders görmek gerekir. Buna istinaden İtalyanca kursuna gitmek isteyenler ders saatlerini kesinlikle öğrenmelidir. İtalyanlar da Türkler gibi Akdeniz kültürüne bağlı bir toplum olduğundan dolayı genellikle İtalyanlarla Türkler iyi anlaşabilmektedir. İki toplum arasındaki kültür farklılığı hayli azdır. İtalyanlar çok hızlı konuşabilmektedir. Buna ek olarak konuşmayı da sevmektedirler. Ama İtalyanca bilmediğinizi gören bir İtalyan bu halde konuşmasını yavaşlatabilmekte ve iletişim için gereken olan ifadeleri kullanabilmektedir. 22 Kasım 2016 Siyasette çıta yükseldi. Benim gibiler içinse fazla yükseldi. Ekrem İmamoğlu kar yağarken yemeğe neden gitti? AKP Reisi ve Cumhurumun başkanı Tayyip Erdoğan 6 milyarlık ihaleye kendi imzasını attı mı, atmadı mı? İstanbul Havalimanı'ndan kim sorumlu? Malum şirketler çetesi mi, İstanbul valiliği mi, İBB mi? Yok... Benim bu ölçüde "yüksek" siyasette söyleyecek sözüm olamaz. Sözü siyaset ulemasına bırakacağım ve... Ve ben şu cumartesi günü bir "Türkçe mavrası" yazacağım. Buyrun... * * * İlkokuldayken, daha okumayı yeni sökmüş, yazmayı kıvırmaya çalışan bencileyin veletlere öğrettiler - Türkçe yazıldığı gibi okunur. O yaşta "Sahi mi, emin misiniz" diye soracak halimiz yok ya, sorgulamadan benimsedik. Bu benimseme epey, hem de çok "epey" sürdü. Ta ki... Ta ki başımdan fıkra gibi bir olay geçene kadar. Almanya'da 12 yıl süren siyasal göçmenliğimin bir döneminde Frankfurt kentinde bir meslek yüksek okulu öğrenci olmayanların da katılabileceği bir "Türkçe kursu" açtı. Öğretmen olarak da beni seçti. Haftada iki saat. En azından ev kiramı çıkarabiliyorum. Yani tadından yenmez bir iş. 18-20 öğrenci kayıt yaptırmış. Çoğunluğu bir Türkle evli ya bir Türk sevgilisi olan genç kadın ve erkekler. Bir de Türklerin yoğun yaşadığı semtlerdeki polis memurları ve... Ve hapishane gardiyanları. Gardiyanlar Türkçe öğrenmekten çok ihtiyaçları olan bazı cümle ve sözcükleri öğrenmek istiyorlardı. Bir gün ders bitiminde genç bir gardiyan yanıma geldi ve sordu- Herr Engin, domuz eti yüzünden yemekte sorunlarımız oluyor ve anlaşamıyoruz. Tutuklu ya da hükümlü Türklerin hemen hiçbiri Almanca bilmiyor. "Etli yemek var. Yiyecek misin" diye sormak istiyoruz. Türkçe bu nasıl söylenir ve o nasıl cevap verir? Gerçekten de hapishanede tutuklu ve hükümlülerin büyük çoğunluğu uyuşturucudan yakalanmış TIR ya da otobüs şoförleri. Gardiyana sorusunun Türkçesini öğrettim. Birkaç kez de tekrarlattım. Olası cevabı da "Yiyeceğim" ya da "yemeyeceğim" seçeneklerine indirgeyip öğrettim. Ertesi hafta genç gardiyan ders başlamadan yanıma geldi, "Olmadı" dedi, "Soruyu anladılar ama cevap sizin dediğiniz gibi gelmiyor". Çaresiz "Cevapları tek tek harflerle becerebildiğin kadarıyla yaz" deyip yolladım. Sonraki hafta o daha pratik bir çözüm bulmuş; cevapları küçük bir teypte kayda almış. Dinletti -Yiyecek misin? -Yemeyceğum. Bir tane daha - Yiyecek misin? -Yok yemirem gardaş... Sonunda birlikte bir çözüm bulduk. Bir kartona "Yiyecek misin" yazdık, altına da "Cevabını bir kağıda yaz" dedik. Sanırım sorun böylece çözüldü. * * * O sorun çözüldü ama bende de epey gecikmiş olarak bir soru çengellendi Türkçe gerçekten yazıldığı gibi okunan, okunduğu gibi yazılan bir dil mi? Yerel ağızlardan söz etmiyorum. "Gelecek misin" sorusuna Egelinin "Gelcem - gelmicem", Erzurumlunun "Gelirem - gelmirem", Karadenizlinin "Celeceğum – Celmeyeceğum" yollu cevapları değil sorun. Almanların Hannover Almancası, Fransızların Grenoble Fransızcası, İngilizlerin Cambridge İngilizcesi gibi bizde de İstanbul Türkçesi denen, radyolarda, televizyonlarda, konferanslarda, okullardaki derslerde kullanılan Türkçeden söz ediyorum. Gelmek fiilinde kalalım. "Gelecek misin" yazıyoruz ama "Gelicek misin" diyoruz. "Gelmeyecek misin" diye yazıyoruz ama "Gelmiycek misin" diye okuyoruz. "Geleceğim" diye yazıyoruz ama "geliceem" gibi okuyoruz. "Gelmeyeceğim" yazıyoruz ama "Gelmiycem" diyoruz. Örnek çok. "Değil mi" yazıyoruz ama konuşurken "diy mi" diyoruz. "Katılacağız" yazıyoruz ama "Katılıcaaz" gibi konuşuyoruz. "Bozacağız, bozmayacağız" filan yazıyoruz; iş konuşmaya, okumaya gelince "Bozucaaz, bozmıycaaz" diyoruz... Sanırım yeterince örnek sıraladım. Dilerseniz siz de benzer oyunu kendinizle oynarsınız. Göreceksiniz görüceksiniz ne çok örnek bulacaksınız bulucaksınız. * * * Oh be... Yıllardır kafamda çengelleşmiş bir konuyu nihayet mavra kılıfında da olsa yazıya döktüm.

italyanca yazıldığı gibi mi okunur